Wednesday, March 15, 2006

George Soros

“yoksul doğdum ama asla yoksul ölmeyeceğim..." macaristan'da yoksulluk içinde doğan yahudi asıllı george soros, sözünü ettiği hedefe ulaşalı yıllar oldu. dünyanın sayılı zenginleri gibi bir cenaze töreni olacağı kesin. ancak o, para kazanma dışında başka idealleriyle de gündemde; "dünya'da demokrasiye katkıda bulunmak". bu amaçla kurduğu vakıflar üzerinden yaptığı faaliyetler soros'un gerçekte ne istediğinin sorgulanmasına neden oluyor.son olarak gürcistan'daki sivil darbeyi soros'un desteklediği örgütlerin gerçekleştirmiş olması bu ünlü para sihirbazına daha derin anlamlar yüklenmesine neden oldu. bağlantı kurduğu isimler, sahibi olduğu açık toplum enstitüsü'nün parasal destek sağladığı vakıflar ve sivil toplum örgütleri, hazırladıkları projelerle, soros'un bir spekülatörden çok daha fazlası olduğunu ortaya koyuyor. bu bağlantılar onu birçok devlet başkanından daha güçlü kılıyor. prof. dr. anıl çeçen'e göre soros, abd başkanı'ndan bile güçlü.peki bu gücün ardındaki sır ne? özgürlük, açık toplum, açık piyasalar, şeffaf devlet, dünya vatandaşlığı, demokrasi gibi kavramlar, aslında toplumları dönüştüren küresel bir planın truva atları mı?soros, türkiye'de tartışıldığı kadar dünya kamuoyunun da en çok konuştuğu isimlerin başında geliyor. dünyanın 55 ülkesinde sivil toplum örgütleri (ngo - non-governmental organizations-) kurarak ya da destekleyerek sosyal ve siyasal dönüşümleri hızlandırmasının yanında, kapalı ekonomileri de küreselleşmeye uygun hale getirmek için yol haritaları sunuyor soros. böylece ülkelerin ekonomileri, adına piyasa denilen; döviz-faiz-borsa üçgeni içine hapsediliyor. bu yapıda ülkeleri ekonomik ve siyasal olarak yönlendirip idare etmek, sıcak paranın efendileri için hiç de zor değil. dünyanın efendileribu noktada soros'u anlamak, sıcak paranın efendilerini tanımaktan geçiyor. adına yeni dünya düzeni denilen küreselleşme hareketi -aslında bir projedir- dünyadaki güç merkezlerini değiştirdi. uluslararası ilişkilerde söz hakkı, birleşmiş milletler'den çok uluslu şirketlere geçti. küreselleşme ile artan ticaret hacmi, olağanüstü sermaye birikimlerine neden oldu. şahıslar, gruplar, holdingler, sahip oldukları servetleriyle birçok devletin toplam kaynağını geride bıraktı.birleşmiş milletler'in yaptığı araştırma fazla söze gerek bırakmıyor. dünyanın en büyük çok uluslu 200 şirketinin toplam kaynakları 7.1 trilyon abd doları. bu tablo, dünya üzerindeki ekonomik faaliyetlerin dörtte birinin bu şirketlere ait olduğunu gösteriyor. bir başka karşılaştırma çok uluslu şirketlerin gücünü ortaya koyuyor: "200 çok uluslu şirketin ekonomik büyüklüğü, birleşmiş milletler'e üye 189 ülkenin 182'sinin toplam ekonomik büyüklüğünden daha fazla".bu olağanüstü güç birikimi, çok uluslu şirketlerin çıkarlarını gözetmeden, uluslararası politikalar oluşturulamayacağı gerçeğini ortaya koyuyor. bu nedenle uluslararası ekonomik sistem de çok uluslu şirketlerin hedef ve çıkarları doğrultusunda oluşturuldu. dünya ticaret örgütü (wto), oecd, imf, dünya bankası ve benzeri kuruluşlar, çok uluslu şirketlerin isteği, daha doğrusu dikte etmesi üzerine kuruldu. örneğin imf, ülkeleri uluslararası sıcak para hareketlerine açmak için zorluyor. bu yolla yabancı yatırımcıların geleceğini öne sürüyor. ancak türkiye'de olduğu gibi birçok gelişmekte olan ekonomide, kalıcı yabancı yatırımcı gelmek bir yana, sıcak para hareketleri krizler yaratarak ülke kalkınmasına darbe vuruyor. soros'un ngo'ları ne yapıyor? bu noktada soros'un dolar dağıttığı ülkelerin dünya haritasındaki yerlerini işaretlediğimizde çok çarpıcı bir resim çıkıyor önümüze. soros, ortadoğu'dan sonra dünyanın en zengin petrol ve doğalgaz kaynağı kafkasya -orta asya ülkelerinde vakıflarıyla etkin. parmağımızı bu bölgeden aşağı doğru kaydırıp türkiye'nin üzerinden geçelim. aşağımızda afrika'da yine soros var. soros bu bölgede su kaynaklarının özelleştirilmesi, altın ve krom ticaretiyle meşgul. tabii görünürde vakıflarıyla yoksullara yardım ediyor! afrika üzerinden yeniden yukarı doğru çıkıp eski demir perde ülkelerine doğru üçgeni tamamladığımızda, bu üçgenin tam ortasında türkiye'nin bulunduğunu görüyoruz. soros demir perde ülkelerinde demokrasi savaşı verdiğini söylüyor ancak aslında özelleştirme şaşkını olan ülkelerin dev tesislerini, çok uluslu şirketlerin, düşük bedellerle satın almasını sağlıyor. bu üçgenin nasıl oluşturulduğuna ve soros'u kimlerin yönlendirdiğine gelince. enerji tüccarı sorossoros'un açık toplum enstitüsü (open society instute) dünyanın ikinci büyük petrol ve doğalgaz kaynağı olan kafkasya - orta asya bölgesindeki bütün ülkelerde faaliyet gösteriyor. soros vakıflarını doğudan batıya uzanan bir eksende birleştirdiğimizde, enerji yollarını görüyoruz. bu eksen, petrol ve doğalgaz boru hatlarının yolundaki ülkeler ve komşularının üzerinden geçiyor. sovyetlerin dağılmasının ardından ortaya çıkan 'gelişmeye' açık her ülkede soros var. karadağ da bile. bölgenin yatırımcılar için anlamı "emerging markets" olması. yani yeni pazar alanları.peki soros kime hizmet ediyor?zaman zaman küreselleşme karşıtlarıyla benzer söylemleri kullansa soros’'un çok uluslu şirketler ve ultra zengin şahıslar adına çalıştığı görülüyor. dünya devleri, ulus devletlerde “karga-tulumba" zorlanan özelleştirme sürecinde küresel tekeller oluşturuyor. bankacılıkta, madende, telekomda, silah sanayiinde, enerjide, tarımda, gıdada hatta su ticaretinde uluslar arası tekeller var. tekellerin gözünü diktiği bölgelerde de soros vakıfları.. sorosla ilgili hangi şirketin, hangi özelleştirmenin, hangi projenin üzeri kazınsa altından rothschild ailesi çıkıyor, bu aile incelendiğinde, son derece karmaşık ilişkiler ağı günışığına çıkıyor. rothchildler'in hiç gündeme gelmeden, karanlık bir gölge gibi dünyayı yönlendirmeleri insanı ürkütüyor. soros'un sahip olduğu açık toplum enstitüsü internet sitelerinde güney afrika'da 18 cumhuriyette ofisleri olduğu belirtiyor. soros'un benin'den, niger'e, gana dan fildişi sahili'ne uzanan güney afrika cumhuriyetleri'nde ne aradığı sorusunun yanıtını su, altın ve krom ticaretinde buluyoruz. su tüccarı sorossu kaynaklarının hızla azalması, çok uluslu şirketlerin su ticaretine el atmalarına neden oldu. çünkü su hayat demek, hayat ise en paha biçilmez değer. dünya bankası'na göre güncel piyasasının değeri l trilyon dolar.ancak bu müthiş potansiyelin yalnızca %5'i özel sektörün elinde! yani su ticareti sınırsız bir kar vaat ediyor.uluslar arası su tekelleri suyun özelleştirilmesi noktasında devletlerle büyük mücadele içindeler. imf ve dünya bankası da az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere su kaynaklarının ticaretini özelleştirmeleri için baskı yapıyor. türkiye bu tekellere şimdilik yabancı. burada 'şimdilik' sözcüğünün altını çizelim... çünkü onlar suyun altın değerinde olduğu kurak coğrafya faaliyetlerini sürdürüyorlar. yerkürede afrika, asya, latin amerika ve doğu avrupa da su kıtlığı yaşanıyor. ancak ilerde türkiye'nin suyunu pazarlamada aktif rol oynayacakları, en azından girişimde bulunacakları kesin görünüyor. soros üçgeninin ortasındaki türkiye'nin dev su şirketleri için anlamı, zengin su kaynakları.enerji-su takası ve sorossoros'un bu geometrik şeklini açmakta yarar var. uçları, asya- avrupa-afrika kıtalarında birleşen ve bermuda şeytan üçgeni'ni andıran bu görünmez şeklin en azından iki proje için oluşturulduğu ortada. bu projelerin sahibi uluslarüstü şirketler...birincisi; doğalgaz ve petrol kaynaklarına sahip olunması. (orta asya ve kafkasya'nın ardından büyük ortadoğu projesi kapsamında ortadoğu petrolleri de kontrol altına alınacak. bu amaçla ortadoğu'yu demokratikleştirme projesi hayata geçirildi.)ikincisi; su, altın ve krom ticaretini ele geçirip kontrolü sağlamak.bunlarla bağlantılı olarak üçüncü bir proje daha önümüzdeki süreçte masaya yatırılacak. enerji-su takası. halihazırda petrol ve türevlerini taşımak için oluşturulan dev boru hatlarından, çok uzak olmayan gelecekte su taşınması düşünülüyor. susuzluktan kavrulan ortadoğu'ya, var olan ya da eklenecek yeni hatlarla 'su verip - petrol almak' dünyayı şekillendirecek bir üst proje olarak duruyor. türkiye bu noktada hem su ve enerji hatlarının geçiş noktasında, hem de en büyük su tedarikçisi konumunda. boru hatlarıyla kıtalararası su taşıması bazı bölgelerde faaliyete geçti bile. avrupa'da avusturya alplerinden viyana'ya su taşınıyor. gelecek on yıl içinde avusturya'daki suyun yunanistan ve ispanya'ya taşınması düşünülüyor.türkiye'de de hükümet ve şirketler suyu dünya piyasasına sokmak için projeler üretiyor. manavgat nehrinden kıbrıs'a, malta'ya, libya'ya, israil'e, yunanistan'a ve mısır'a su dağıtılacak. türkiye israil'e su satışına başladı bile. anadolu'yu çevreleyen su kıtlığının yarattığı müthiş pazar, çok yakın bir gelecekte uluslarüstü şirketlerin türk suyunu ele geçirmesi savaşına neden olacak görünüyor.tüm bunlarla soros'un bağlantısı ise projelerin, soros'un moderatörü olduğu şirketlere ait olması. su ticaretinde tekel konumdaki şirketlerin arkasından da yine soros'un yakın ilişkide olduğu rothschildler çıkıyor.orta ve güney afrika'da nüfusun yarısı temiz içme suyuna sahip değil. suyun 'hayat' demek olduğu bu ülkelerde su kaynaklarının özel şirketlere açılması için dünya bankası yoğun baskı uyguluyor. soros'un vakıflarıyla birlikte faal olduğu ülkelerden bazıları bu baskıya direnemedi. angola, benin, nijer, tanzanya su kaynaklarını özelleştirdi.soros ile su şirketleri bağlantılıdünyanın 5 büyük su şirketinden üçü fransız. vivendi, saur ve suez şirketleri. özellikle suez lyonnaise ve vivendi sa, su dünyasının general motors ve ford motors'u olarak görülüyorlar. iki şirket de dünyanın en büyük 100 şirketi içinde. 120 ülkede, 5 kıtada 100 milyon insana su dağıtıyorlar. üçüncü fransız şirketi saur ise bouy-gues adlı inşaat şirketine bağlı.suez lyonnaise des eaux, su ticaretinin yanında, süveyş kanalı'nın da işletmecisi. arkalarında rothschildler var. süveyş kanalını rothschildler yapıp işletmesini suez şirketine devretmişler.bir diğer su devi vivendi'nin de rothschildler'le bağlantısı var. rothschildler'in kuzey amerika'daki bankasının genel müdürü gerald rosenfeld, aynı zamanda vivendi şirketinin yönetimiyle ilgileniyor. vivendi, rothschildler'in önemli müşterilerinden biri. 2002 yılı yazında milyarlarca dolar borca giren vivendi şirketi'ni rothschildler'in paris'teki bankası kurtarmıştı..soros'un vakıfları su sıkıntısı çeken ülkelerde yaygın. guardian weekly gazetesinde gündeme getirilen bir haber soros'un su ticaretiyle ilgisinin altım çiziyor. haberde; soros'un general electric ve dünya bankası ile birlikte 'global güç fonu' kurduğu ve bu fona milyonlarca dolar aktardığı yer alıyor. fonun görevi ise enerji ve su alanlarında tüm dünya ülkelerini özelleştirme yapmaya teşvik etmek. bu haberin yayınlanmasını sonra general electric ile vivendi şirketi ilk ortaklıklarını eğlence sektöründe başlattılar. altın tüccarı soros soros rothschildler'in su projelerini hayata geçirmenin dışında, altın ticareti için de güney afrika’ya yerleşmiş görünüyor. güney afrika maden yataklarının büyük bolümünü işleten rangold firmasını rothschildler finanse ediyor. şirket loulo'da yapılacak olan milyon dolarlık bir projenin finansmanı için nm.rothschild & sons limited ve societe generale’nin kontrolü altında.rothschildler'in nm.rothschild & sons adlı bankaları dünya altın ticaretinin merkezi. dünyanın en büyük altın ticaretini gerçekleştiren 5 banka, rothschildler'in bankasında bir araya gelip altın fiyatlarını belirliyor. nm. rothschild bankası değerli metaller işinde zaman zaman gündeme geliyor. londra külçe altın piyasası derneğinin önde gelen üyelerinden... nm rothschild bankası'nın altın madenlerini finanse etmesi öncelikli işi.rothschild ailesinin altın düşkünlüğü sardunya adaları'na kadar uzanıyor. adaların altın işletmesini yürüten gold mines of sardinia limited şirketi'nin yüzde 16 hissesi rothschild bankası'na ait. hisse değeri l83 milyon dolar. avustralya'da ballarat altın madenlerinin işletmesini de nm rothschild & sons yapıyor.türkiye'de bor madenlerini almak isteyen rio tinto şirketinin de, bu sisler içindeki aile ile bağlantısı var. uluslararası madencilik şirketi rio tinto'nun avustralya ayağının yönetimine rothschildler kendi adamları gary m. pemberton'u atadılar. rio tinto'ya ortak olan rothschildler'in, bu şirketin gerçek sahibi olduğu düşünülüyor. bu noktada "bor" bağlantısını açmakta yarar var. eti hol-ding'in en büyük müşterisi owens corning. holding bu şirkete yılda 200 bin tonu aşan boyutta bor satıyor. owens corning'in kontrolü ise carnegie ve texaco ailesinde. bu iki aileden birincisi, rothschildler'in rio tinto'su ile ortak. ikincisinin yani texaco'nun şirketlerinin kontrolü de rothschildler'de. bu durum rothschildler'in dünya bor pazarını da kontrol ettiğini gösteriyor.soros'un altın spekülasyonugeorge soros, ünlü spekülatörlüğünü altın fiyatlarında da gösteriyor. 1993 martı'nda altın fiyatlarının artacağı tahmininde bulundu soros... bu açıklamasının etkili medya kuruluşlarında yayınlanmasını sağladı. soros'a göre çin, ekonomisini iyileştirmek için çok büyük miktarlarda altın satın alacaktı. ünlü spekülatör, bu duyumu "içeriden" elde ettiğini söylüyordu. soros'un ünü, sözlerinin büyük panik yaratmasına yetmişti. kıymetli metallerde satın alma furyası başladı. fiyatlar kısa sürede körfez krizi'nde ulaştığı en yüksek seviyenin yüzde 20 daha üzerine çıktı. soros 'un, yakın dostu sir james goldsmith ile birlikte ellerindeki altını yüksek karlarla sattıkları iddia edildi. goldsmith'in, rothschildler'in akrabası olduğunu eklemekte yarar var.

tuncay mollaveisoğlu - 2004/10 nokta

0 Comments:

Post a Comment

<< Home