Wednesday, September 19, 2007

A.Q Kapuera

üniversitenin ilk günleri, babamın da gazıyla bir savunma sanatı öğrenmek istiyorum, lakin akdeniz insanı olmam sebebiyle de kıvrak figürlerle dolu birşey aradığım, bu ahval ve şerait içerisinde elbette ki kapuera ile tanışmam uzun sürmedi. banana way şarkısıyla başladı herşey sonra mal gibi salt adam dövmeyeyim, felsefi bilgiyi de edinip dayağı felsefeyle harmanyayım istedim. 1-2km ilerideki spor salonuna yazıldım, yayan gidip geliyordum. ilk gidişimde yolda sakin adımlarla salına salına ilerlerken, koyun sürüsü gibi 10-20-30 tane 4 ayaklı hayvanın yolun kenarındaki dağda konuşlandığını gördüm auhauha şehrin ortasında koyun sürüsü diyerekten şuh bir kahkaha attım. sürüyle aramdaki mesafe azaldıkça, havlama sesleri artmaya başladı, herhalde başlarındaki çoban köpeğidir dedim, ses çıkarmadım ve lakin gerçek daha fazla beklemedi, sürüye en yakın yol noktasından geçerken hepsinin köpek olduğunu sarsılarak idrak ettim. yanlış anlaşılmasın köpekten korkmam, dog person'umdur, 5-6 köpek beslemişliğim vardır, ve tüm bu sebeplerden bilirim ki 3-4 köpek bir araya geldimi, bu ipnelerin götü kalkar çok artis olurlar, illa ki saldırırlar adama. koşar adım uzaklaştım ordan. spor salonuma gittim, ilk dersti heyecanlıydım, üstelik ortalıkda karı kaynıyordu, hem felsefik adam dövücek hem de karı kaldıracaktım, bundan daha iyi ne olabilirdi ki? tahmin de edebilceğin üzere olaylar böyle vuku bulmadı. kızlar bana değil, bizim hocaya ilgi gösterdiler, bunda hocanın eğitim ayağına benim gibi iri bir adamı evire çevire dövmesinin de etkisi olmadı değil. onca beyazlar içinde taş hatunun yanında karizmayı sıfırın altına çektik mi? meze olarak dayak da yedik mi? hayır bende biliyorum allah ne verdiyse adama girmeyi lakin, üstad dedik, banana way dedik saygı gösterdik, göt oğlanı bokunu çıkardı. yoksa isterse bruce lee gelsin, taşaklara bir tekme attın mı yıkılmayacak adam yok şu dünya da ve ben pis dövüşürüm, ninja kültürünü devam ettiririm, göze kum atarım, çelme takarım, tükürürüm, ısırırım.

en sonunda ders bitmişti, yorgun argın eve doğru yaya olarak yol almaktaydım, yediğim temiz dayak dolayısıyla yoldaki köpek sürüsünü unutmuş bulunuyordum. ipne hocaya küfür ede ede, ve beyazlar içerisinde kaç karının donunu gördüğümün hesabını yapadururken (ev arkadaşıma tam rakam verebilmek için), konakladıkları dağdan yola inmiş 4 itinen göz göze geldim. kurs öncesinde, evde, stv’den çizgi film izlemiştim. Çizgi filmde bir tane amcan bir aslanla dövüşüyor, aslana yaradılış bakımından ondan üstün bir varlık olduğunu insan gibi izah ediyor ve aslanda efendi efendi geri çekiliyordu. O kadar çaresiz bir durumdaydım ki üstelik de yeni olarak bu çizgi filmi izlediğim için hemen köpeklerle konuşmaya başladım, insan gibi anlattım ben dedim insanım, homosapien sapien, sen dedim itsin, canis familaris.

Yaradılış ve buna bonus olarak evrimsel olarak da bana biyat etmen lazım, ben senden daha üstün bir yaratığım dedim.

Aman allahım inanamıyordum, bu şerefsiz görünüşlü köpekler insan gibi dediklerimi anlamışlar ve büyüksün abi bakışı atıyorlardı. Bende elimdeki tuğla parçasını bırakmış, ağır ve kendinden emin adımlarla yoluma devam ediyordum. Derken içlerinden biri amma kafa siktin haa diyerekten saldırıda bulundu, ee az evvel de belirttiğim üzeri bunlar bir arada çabuk gaza gelir, çekirge sürüsü gibi birbirlerine sürtündükçe vahşileşirker, diğer 3 ü de saldıra geçti. Lakin bu şerefsiz itlerin hesaba katmadıkları şey, orta okul ve lisede hem okul futbol takımında hem de atletizm takımında yer aldığım gerçeğiydi. Bir depar bastım ki aklın hayalin durur öyle ki, evi geçtiğimi anlayınca bari markete gideyim de eve bişeyler alayım diyerek süratimi kesmeden markete yöneldim.

1 Comments:

Blogger Maral Güneş said...

şak şak şak!

Tebrikler mükkembel bir roman şekerim!

7:20 AM  

Post a Comment

<< Home