Sunday, June 14, 2009

şems-i tebrizi

pekâlâ, şu saatten sonra ne desem 12 saat evveline dönemeyeceğimizi biliyorum ama en azından ortadaki yanlış anlamaları kaldırmamız gerekiyor.
şimdi az çok anlaşıldığı üzere ben deniz pek hayatı belli organlarına takan biri değilim. hayat ciddiye alınamayacak kadar kısa, ve boktan diye düşünenlerdenim. tüm bu sebeplerden dolayı hayattımdaki bir çok olguyu bu gerçeklere göre şekillendirmiş bulunuyorum. az çalışıyorum, paramı son kuruşuna kadar harcıyorum, bir lira bile biriktirmiyorum, eğlence merkezli faaliyetlere balıklama atlıyorum misal arkadaşlardan biri interrailla avrupaya gidek dese, şu saat şu dakika sırt çantamı alır giderim. plan, program vesaire vakit harcadığım şeylerin başlarında gelmiyor.
şimdi bu ahval ve şerait içerisinde, ben, bizzat, kendim kelimelere, cümlelere, ve hatta, hal, tavır, hareketlere pek fazla ehemmiyet vermiyorum. mühim olan niyet, hangi kelimelerin nasıl dizilip binbir tane mânâ içerisinde hangisinin anlaşılıp tepki verileceği de zerre umrumda değil.

ben seninle konuşurken niyetim ne seni hor görmek, ne de seni kırmaktı. herşeyi dalgaya almayı meziyet olarak gören ben, biraz takıltım sana sadece. gündelik hayatımda herkesle yaptığım gibi. sende karşılık olarak mevcutta gösterdiğin aşırı savunma yerine iade-i takılmayı gösterseydin sabah uyanır uyanmaz ağzımda buruk bir tat olmaz, bu bloguda yazmıyor olurdum.

Neyse Mevlanâ'dan bir şiirle bitiricem, canım çekti;

Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Hergün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Monday, June 01, 2009

empatik misin? değilsin, olaman...

dün gece biraz yoğundum mesajını espriyle geçiştirmekle yetindim ama senin nezdinde tüm askerlik yapmayanlara seslenmek istiyorum bu mesajımla;
askerlik ve askerlik psikolojisi nedir bilir misin? çok empatik biriyim biliyorum mavralarını bir kenera bırakım. bilemezsin, senin hiç 6 ay boyunca özgürlüğün elinden alındımı. tüm kişisel zevklerin, kararların, hayatın. sen hiç tanımadığın yüzlerce kişide kendi yüzündeki eblek ifadeyi gördün mü. sen hiç gün içerisinde hayale dalıp nerdeyim ben diye uyandın mı. zannetmiyorum. tamam buraya kadar ki semptomlar tüm askerlerin geçiş döneminde yaşadığı ortak sorunlardır. zaten fransız sosyolog arnold van gennep de bu durumları "les rites de passage" isminde derleyip toplamıştır. kopma, eşiksellik ve bütünleşme. hakkaten de tüm bu geçiş ritlerini yaşıyorsun birebir.
kitaplarda okuduğunu bi fiil yaşamak, paha biçilemez :)

eşiksellikten ise ayrı olarak bahsetmezsem sanırım göbeciklerim(six packs) çatlayacak, süper bişey.
askerliğe milyonlarca kez sövüyorum ama o insanda yarattığı "communitas" ki türkçesi yoldaşlık durumu herkesin en az bir kere tatması gereken bişey. tat sadece bir ketçap markası değil!

o bulunduğun sosyal statüden kopup, aynı kamuflajları giyip aynı olunca vuku bulan, statüsüzlük durumu.türdeşlik, eşitlik, anonimlik, mülksüzlük, dış görünüşe önem vermeme, servete bağlı ayrımların olmaması, cömertlik, boyun eğme, yalınlık, acı ve ıstırabın kabulü...

neyse gelelim asıl mevzumuza. edirnede askerlik hususuna. askerlik yaptığım 155 günün, ilk 30 günü acemilik vesaire ile geçti, tamam. kaldı 125 gün, bir gün de yol iznini düş, 124. bu 124 gün içerisinde tam tamına 6 farklı tatbikata bir fiil mercedes unimog kamyonumla iştirak ettim. bölelim 20 günde bir tatbikat. askerliğe pek vakıf olmadığından söylüyorum, edirne sürgün yeridir. vukuatlı personel edirneye gönderilip, sürekli denetlemeler ve tatbikatlarla kontrol edilirler. ki bu dönem birde 6 yılda bir çakışan harbe hazırlık ve kara kuvvetleri denetlemesi de birleşince, über bir sezon geçirildi ve ben oradaydım. tamam can korkun yok, yunanlar ya da bulgarlar gelmiycek biliyorsun ama komutanların düşmandan ziyade bir üst rütbelisinden daha çok korktuğunu görüyorsun orda. o vakit de işte emir-komutanın en altında yer alan sana oluyor olay.

çavuşluk, kısa dönemlerin yatışı vesaire de hikaye. tamam altdevre bir asker gibi herişe koşturulmadık ama yoğun çalıştık. bilgisayar bilen kısa dönem, ingilice bilen kısa dönem, yazıhane düzenlenecek kısadönem, araç bakımı kısa dönem, gece 5 de yat 6:30 kalk kısa dönem. yaaa...